Ana içeriğe atla

Karadeniz Seyahati - Giresun

Biriken binlerce fotoğraf, paylasmak istediğim onlarca güzel anı. Zaman 1 sene içinde tabir-i caizse su gibi akıp geçiyor benim için ve ben bir güzelliği hazmedemeden diğerine atlıyorum. Bu yüzden konudan konuya atlamam olası. 

Aylardır ertelediğim Karadeniz postları başlasın o zaman! :)

Eşim ve ben dört bir taraftan Karadenizli olunca, düğünden sonra ikinci balayı niteliğinde geçen memleket ziyaretimiz biz memleketseverler tarafından kaçınılmaz oldu. Konu tatil olunca en sevdiğim şey onu planlamak oluyor, elbette bunun icin daha onceden kara kaplı defterime aldıgım bazı ufak notlardan da faydalanmayı ihmal etmiyorum. Bu yazıyı seri halinde bolmeyi dusundum cunku sırasıyla Giresun, Rize ve Artvin'den bahsedeceğim. İlk olarak benim memleketim olan Giresun'dan baslayalım:)

Seyahatin basına gelecek olursak, Samsun yolunu kullanarak gelecek olanlar için ister gelişte ister dönüşte Ünye Ordu'da 1 gun mola vermek üzere size harika bir yer tavsiyem olacak. Paşabahçe Konağı isminden de anlasıldıgı üzere 1898 yılında yapılmış ve yeniden orijinaline göre restore edilmiş bir konak. İster gece kalabileceğiniz isterseniz restaurantında bahçesindeki tarihi çeşmesinin ya da içerideki sarnıcın yanıbaşında yöresel lezzetleri tadabileceğiniz harika bir atmosfere sahip. Ayrıca karadeniz sahili boyunca kullanacagınız "duble yol" Unye'den gecmediği için bozulmamıs nadir Karadeniz kıyı ilçesi olma özelliğine de sahip nostaljik bir yer.

Paşabahçe Konağı - Ünye, Ordu

Sahil seridi boyunca gordugunuz kendine has ilcelerden sonra etrafınızda saran fındık ağaçları görmeye basladıysanız Hosgeldiniz Giresundasınız! :)

Oncelikle seyahat edeceklere tavsiyem mevsimlerden ilkbaharı ya da yazı secmeniz olacaktır. Zira yeşilin costugu, yayla senliklerinin oldugu zamanlar en guzel zamanlardır kanımca. Ayrıca genellikle agustos ayında fındık toplandıgı icin dalından taze fındık yeme sansınız da yuksek oluyor. Bir Giresunlu olarak mutlaka taze fındıgı almanızı tavsiye ediyorum. Fazla kacırmamaya dikkat edin yol boyu tuvalet aramak zorunda kalabilirsiniz.

Buraya ilk kez gelecekler icin aslında sehir merkezinde gorulecek bir kale, eski bir cocuk kutuphanesi ve muzesi mevcut. Fakat ben ya buraları gordugumden ya da memlekete gidince ozledigimden midir nedir bilmiyorum ilk olarak köylere ve yaylalara cıkmak istiyorum bir an evvel. 

Babamın köyü olan Kuzköy'e gelmek her seferinde cocuklugumu izlediğim bir film sahnesi benim için. Benim büyüdüğüm ama manzaranın hep aynı kaldığı bir set. Geceleri rüyama giren 2 arabanın yanyana zor geçtiği toprak yollu virajlar..


Urfa'nın başına "Şanlı" sıfatının eklenmediği  haritayı kullanan, cocukken her yaz gittiğimde altın oldugunu sandıgım bilezikleri, gofret ve akide şekeri hediye eden, şimdilerde yaşlanmış ama bakkalı hala aynı duran nam-ı diğer Halil bakkal.. 



Toplamda 7 adet yayla var fakat bizim köylülerin gittiği ve şenlik yaptıgı 2 önemli yayla Bektaş ve Kümbet tavsiye edeceğim yerler. 

Bektaş Yaylası, Giresun
Her ikisi de birbirine olan uzaklığı yaklasık 45 dakikalık mesafede oldugundan ogle yemegini yemek üzere Bektaş'ta Talat'ın yerinde sakız gibi eti tadarak geçirmenizi, ogleden sonra da Kumbet yaylasında gecmenizi tavsiye ediyorum. 

Talat'ın Yeri - Bektaş Yaylası, Giresun
Bektas otelcilik anlamında gelişmiş bir yer olmadıgından sadece gunubirlik gidip et yiyebilir, ovalarda gezebilir, dağ kekiği satın alabilir ya da yürüyüş yapıp kendiniz bulabilir, icinize mis gibi çam havası çekebilirsiniz. Bu arada yayla eti deyip geçmeyin, orada otlamış hayvanın etinden yapılmış lezzetlerden bahsediyorum! :)

Bektaş Yaylası, Giresun
Kumbet'e gidip de sis inmemiş bir hava hatırlamıyorum. Burası 2-3 gün kalabileceğiniz bir yayla. Hemseriler biraz orayı geliştirdiğinden olsa gerek 1600 metrede atv'ye ya da ata binme keyfini de yaşayabilirsiniz. Ya da her tarafı ahşap kaplı Birun Dağevlerinde kalıp sabah şu manzaraya uyanabilirsiniz.

Kümbet Yaylası, Giresun
Manzaraya sis inmeden önce cekmiştim, bundan birkac dakika sonra manzara şu şekilde olunca haliyle biz de boşluğa sapanla taş atıp, yoyo oynarak vakit geçirmiştik :)

Kümbet Yaylası, Giresun
Yaylada sis kacınılmaz bir olay oldugundan siz de bizim gibi yanınıza mutlaka üzerinde oturabilecek bir örtü, içecek ve vakit geçirecek bir şeyler alın derim:)

Geri dönüş yolunda Giresun merkeze inerken yolda sahane manzaralarda karsılasıp, yeşile doya doya seyahat edebilirsiniz. Ayrıca Yavuzkemal beldesinde de dağdan gelen maden suyunu da kaynagından icebilirsiniz.

Bektaş Yaylası, Giresun
Giresundan dönmeden alınacaklar listesi:

Fındık
Köy ekmeği
Tavuk ve fındık mantarı ( Bu mantarlar sadece fındık agacı dibinde yetiştiği icin mevsiminde denk gelmeniz gerekiyor, yazın bunun icin en ideal mevsim. Bu yaz kilosu 35 tl idi, semt pazarlarında bulabilirsiniz)

Tatmanız gereken lezzetler:

(Karadeniz sahili boyunca göreceksiniz) Pide
Dible 
Sakarca
Merulcan
Fasulye tursusu kavurması
Karalahana 

Giresun ile ilgili yaptıgım ve aklıma gelenler bunlar. Eger yazın gidecekseniz denize Giresun'daki plajlarda girmenizi tavsiye ederim, sasırtıcı derecede güzeller. Tek sıkıntı arada gidip gelen kara bulutlar:)

Toplamda ilk kez gelecekler icin 3-4 gun kalmak yeterli olacaktır. Ordu merkez ve Giresun arasındaki mesafe 30 dakika oldugundan ister aksam ister gündüz Ordu Boztepe'ye teleferikle cıkıp sahil seridini yukardan gormenizi tavsiye ederim.

Daha anlık paylasımlar yaptıgım instagram hesabımda (@ciiden) #cigdemkalpkaradeniz hashtagiyle paylastıgım tum fotografları gorebilirsiniz. Yazmayı atladıgım seyler olabilir, sormak istedikleriniz varsa her zaman chicthem@gmail.com adresinden bana ulasabilirsiniz. 

Sevgiler,
Çiğdem









Yorumlar

  1. Cigdemcim sonunda geldim, ve nefis bir post buldum, ellerine saglik. Benim de babam Giresunlu : ) Ama cok kucuk yasta Istanbul a gelmis, sadece birkez ziyaret ettik ama ben cok kucuktum pek bir sey hatirlamiyorum. Bol findik kalmis aklimda bir de ahsap besik almistik oradan. Uni zamanindan beri hep gitmek hayalim, yayla turizmi, trekking, ama bir turlu denk getiremedim, surekli seyahat halinde olmaktan. Ama umitliyim halen, bir yaz mutlaka gidecegim ve senden tiyolar super olacak. Hadi diger postlari da yap, acma arayi. Yakinda yuzyuze gorusup anlatmak uzere, baciiiii

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Canım ondan kan cekmesi yasamıs olabilirim sana karsı biliyosun ilk duydugumda da cok sasırmıs ve sevinmiştim hehe. O kadar cok fotograf var o kadar cok karısıklar ki neresinden baslasam bilemiyorum, ilk adımı Giresunla attım şimdi Rize fotolarını ayıklıyorum. En kısa zamanda gorusmek üzere tesoro, mmwah!

      Sil
  2. Kuzulara yazık yahu :)) öyle etlerini mangalda görünce üzüldüm...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Acikcasi pek etcil degilim ama tadi efsane diyebilirim. Koca posttan o gozunuze takildigima gore agziniza surmuyorsunuz sanirim:)

      Sil

Yorum Gönder

Yorumlarınız benim için değerli:)

Bu blogdaki popüler yayınlar

Suggestions Please!

Belediye çalışanı gibi görünüp yadırganmayacaksam bu renk Hunter bot istiyorum, suggestions? :) Ben demek sarı demek. En sevdiğim, giydiğim zaman ya da herhangi sarı renk birşey gördüğüm zaman bile beni aşırı derecede mutlu eden bir renk. O yüzden eğilimim bu renkten yana. Sizce direkt balıkçı Azize mi olurum bu çizmelerle? Derdim büyük.

Eski Portrelere Yeni Beden Geldi Hanım

Gün geçmiyor ki ruhu ve zihni genç sanat camiasından çılgın haberler alalım. Hanım kızımız Dorothee Golz nasıl bir kafa yaşadı bilinmez ama eski kafaları yeni bedenlere monte etmekle çok değişik bir iş yaptığı kesin. Zira meşhur inci küpeli kızımızı bırakın kot pantalon içinde, elinde demlikle hayal etmeyi bile hayal etmemiştim. İşte karşınızda altı Şişhane üstü Tophane kombiniyle Hollanda'nın Mona Lisa'sı nam-ı diğer İnci Küpeli Kız Alman ressam Dürer kendisi olmasına rağmen böyle sarmaş dolaş bir çift ile 1500'lü yıllarda karşılaşmış olsa muhtemelen kilise tavanına şeytan figürü olarak resmederdi. Leonardo Da Vinci 'nin bana kalırsa, birçoğu aksini düşünse de Mona Lisa 'yı sollayacak nitelikte haşin bakışlar atan eseri - meşhur portlerinden kimliği belirsiz kadın " La belle ferronnière " günümüze uyarlandığında seksi tişörtü, kot pantalonu ve alnındaki takısıyla çok cool görünüyor. Yukardaki tablodaki gizemli kadınla yarı

Tomorrow I'll Be Wearing

Alışkanlık mı şapşallık mı adını koyamadım ama sabahları dolap karşısında tabiri caizse "şamşırmak" gibi garip bir hal yaşıyorum. Yok. Çalışmıyor kafa. Oraya harcayacağım düşünme payını uyuyarak geçirmeye tercih ediyorum ve akşamdan koyuyorum kenara ne giyeceksem.  Sizlerde durum nasıl? Military postuna ithafen bu hafta geçen sene aldığım askeri yeşil gomleğimi giydim. Gömlek cebi üzerindeki nakışa dikkat, kardeşimin askerlik kamuflajından araklama:) Gömlek- Tayt: Mango / T-shirt: Beyoğlu Pasajı /  Çanta: Cambridge Satchel / Sneakers: Prada / Kolye: Twist Akşamları ara ara esen " Tomorrow i'll be wearing " postlarını instagramda ciiden hesabımdan takip edebilirsiniz.